Coğrafya Şiir Antolojisi

COĞRAFYA ŞİİR ANTOLOJİSİ

Blogun oluşturulmasındaki amaç orta öğretim coğrafya eğitiminde öğrencileri edebiyatın yardımıyla, şiirin gücüyle daha fazla konuşmasını sağlayarak, ders işlenişine bir yenilik katmaktır.
Peki bu nasıl olacak?
Şiirler ile coğrafya eğitimi kazanımları arasında bağ kurarak, kazanımlara uygun şiirler bularak, şiirler hakkında öğrencileri konuşturarak, öğrenciyi dersin içine katarak uygulanacak bir çalışma olacak.

8 Mayıs 2022 Pazar

 KURAKLIK DESTANI


Nesini söyleyin benim efendim
Gayrı düzen tutmaz telimiz bizim
Garip bülbül gibi feryad ederim
Açılmadan soldu gülümüz bizim

Sefil rençberin tebdili şaştı
Borç kemali buldu boynundan aştı
İntikal parası binleri geçti
Dahi doğrulmaz belimiz bizim

Şu yalan dünyada hoş olamadım
Borçludan bir kere baş alamadım
Şu küçük öküze eş bulamadım
Söylemeden aciz dilimiz bizim

Sekiz ay kışımız dört ay yazımız
Açlığından telef olur bazımız
Kasım demeden buz tutar özümüz
Mayısta çözülür gölümüz bizim

Serdari sen gel de bu işi boşla
Çekil bir tekkeye tekbire başla
Vilayetim Sivas, yerim Şarkışla
Düşmez İstanbul’a yolumuz bizim

SERDARİ

29 Nisan 2019 Pazartesi

İsmail Gökkaya- Gezelim Anadolu'yu

GEZELİM ANADOLU'YU
Binip de hisli bir şiirin sırtına
Mısra mısra gezelim Anadolu'yu
Önümüzü kestiğinde bir fırtına
Dura dura gezelim Anadolu'yu

Güneş yüzünü gösterince Iğdır'da
Atlarla cirit oynayalım Çıldır'da
Yağmur yağarsa bekleyip bir çadırda
Sıra sıra gezelim Anadolu'yu

Gelince kış mevsimi yağınca karlar
Beyaz gelinliğini giyer Kaçkarlar 
Karlı dağların ardında daha neler var ?
Göre göre gezelim Anadolu'yu

Trabzon, Giresun ve Ordu peş peşe
Tulumla horon tepilir bitmez neşe
Kurutmak için fındıkları güneşe
Sere sere gezelim Anadolu'yu

Eğlemez bizi yolun tozu, çamuru
Samsun sahilinde buluruz huzuru
Çorum unuyla bir çöreklik hamuru
Kara kara gezelim Anadolu'yu

Yeşilırmak renk katarken kainata
Yardım edelim dağlar delen Ferhat'a
Yanık türkülerle beraber Tokat'a
Vara vara gezelim Anadolu'yu

Dolaşıp Sivas'ın dağını, düzünü
Dinleyelim Aşık Veysel'in sözünü
Erciyes Dağı misali gökyüzünü
Yara yara gezelim Anadolu'yu

Sabahleyin çiğ düşünce çayırlara
Atlar çıkar Nevşehir'de bozkırlara
Hacı Bektaş'ın ocağında sırlara 
Ere ere gezelim Anadolu'yu

Selam verip Ankara'da seğmenlere
Gölge olalım Konya'daki rençbere
Rumi'nin yanında kibrimizi yere
Vura vura gezelim Anadolu'yu

Kuvvetlidir madencilerin bileği
Çekiç sesleriyle ritm tutar yüreği
Nedir Zonguldak'ta işçinin isteği ?
Sora sora gezelim Anadolu'yu

Yorulana Yunus Emre'den bir nefes
Yeşil Bursa'ya Orhan Gazi'den bir ses
Tekfurlara Osman Gazi gibi bir ders
Vere vere gezelim Anadolu'yu

Ege'ye çevrilince şiirin yönü
Çalınır kulağa efelerin ünü
Manisa'da durup bir tarla tütünü
Kıra kıra gezelim Anadolu'yu

Aydın inciri girmiş dünya diline
Görenler hayran olur İzmir iline
Göğsümüzü esen şu imbat yeline
Gere gere gezelim Anadolu'yu

Burdur'da, Isparta'da sıralı göller
Honaz'da, Davraz'da biter mor sümbüller
Elma ağaçlarının ardından güller
Dere dere gezelim Anadolu'yu

Isparta'dan sonra hiç vermeden ara
Gidip de varalım bir başka diyara
Huysuz kıl keçilerini Toroslara
Süre süre gezelim Anadolu'yu

Kalkerler üstünde Antalya'yla Muğla
Doğanın süsüdür kızılçamla sığla
Muğla'nın evlerine bir sıra tuğla
Öre öre gezelim Anadolu'yu

Çıkalım Aladağların doruğuna
Uyalım Dadaloğlu'nun buyruğuna
Sonra Cennetle Cehennem obruğuna
Gire gire gezelim Anadolu'yu

Çukurova: Seyhan, Ceyhan armağanı
Yetiştirmiş bize Karacaoğlan'ı
Onun gibi yetişen cümle ozanı
Sara sara gezelim Anadolu'yu

Güneydoğu'da inci Antep'le Urfa
Kıskanır onları Halep'le Buhara
Beyranlı, kebaplı, baklavalı sofra
Kura kura gezelim Anadolu'yu

Kayısı dolu her Malatya bucağı
Tüm Elazığ sanki bir maden ocağı
Şiirin değişirse eğer uyağı
Dize dize gezelim Anadolu'yu

Yolumuz düştüğünde Bingöl'e Muş'a
Yemekler ikram edelim kurda kuşa
Murat'a girip kapılmadan telaşa
Yüze yüze gezelim Anadolu'yu

Erzurum'da Kars'ta görünce çiğdemi
Anlarız ki bu günler kışın son demi
Tosunları zapteden yuları, gemi
Çöze çöze gezelim Anadolu'yu

Turnalar ile seyrederken Mardin'i
Vezire verelim Şahmeran zehrini
Diyarbakır surundan Dicle Nehri'ni
Süze süze gezelim Anadolu'yu

Dağların kuytusunda Hakkari, Şırnak
Şırnak ki Tufan'dan sonraki ilk durak
Yapılara El Cezeri'den bir taslak
Çize çize gezelim Anadolu'yu

Gökkaya'nın sözü uzaktır savaştan
Farkı yok bir yurttaşın diğer yurttaştan
Kadim kardeşlik destanını en baştan
Yaza yaza gezelim Anadolu'yu

24 Mayıs 2015 Pazar

Aşık Kul Ahmet- Yaz Gelip De Üç Ayları Doğunca

Aşık Kul Ahmet ile Aşık Veysel

YAZ GELİP DE ÜÇ AYLARI DOĞUNCA

Yaz gelip de üç ayları doğunca
Filizlenip fidan olur ağaçlar
Dağlar burcu burcu çiçek açınca
Güzellere seyran olur ağaçlar

Yaprakları temiz koku taşırır
Dallarında kızlar güller devşirir
İnsanlara türlü yemek pişirir
Semalara duman olur ağaçlar

Davul olur meydanları inletir
Müzik olur nice halkı dinletir
Hele şu saz çok dertleri söyletir
Dertli kaval keman olur ağaçlar

Kimi düzgün kimisi de yan olur
Tüm kuşları dallarına kondurur
Yeryüzünü bir cennete döndürür
İnsanlara mihman olur ağaçlar

Kul Ahmet’im gölge olur gidene
Mahsulü bol verir hizmet edene
Meyvaları şifa verir bedene
Çok dertlere derman olur ağaçlar

ÂŞIK KUL AHMET

Aşık Veysel- Varlığa Bak

VARLIĞA BAK

Orman yurdun temelidir
Nesillerin evvelidir
Her sanatın ilk elidir
Ormandaki varlığa bak

Orman memleketin süsü
Hem ufağı hem irisi
Her dalında bir kuş sesi
Ormandaki varlığa bak

Güneşten aldığı hızlar
Toplar havayı temizler
Sıhhatli yaşarız hepimiz
Ormandaki varlığa bak

Çiçek açar irenk irenk
Dağları süsler gülerek
Selleri önler emerek
Ormandaki varlığa bak

AŞIK VEYSEL

Aşık Mustafa- Tasarrufa Gel

TASARRUFA GEL

Vatandaş gereksiz saçma paranı
İsraftan kaçınıp tasarrufa gel
Düşün geleceğin bağla yaranı
İsraftan kaçınıp tasarrufa gel

Elektrik suda yeme içmede
Giyimde kuşamda eşya seçmede
Toprak anaya saygı göstermede
İsraftan kaçınıp tasarrufa gel

Bütçenize göre lükse girmeden
Yiyiniz içiniz israf etmeden
Zamanı ömrü boşa tüketmeden
İsraftan kaçınıp tasarrufa gel

Öyleyse yurdumuz güçlü olmalı
Teknoloji çağda yerini almalı
Yıldızların kapısını çalmalı
İsraftan kaçınıp tasarrufa gel

Âşık Mustafa’nız getirsin dile
Güçlü olabilmek tasarruf ile
İsraf felakettir çektiri çile
İsraftan kaçınıp tasarrufa gel

ÂŞIK MUSTAFA

Bayburtlu Celali- Karşı Yatan Ulu Dağlar

KARŞI YATAN ULU DAĞLAR

Karşı yatan ulu dağlar
Kar kusar bellerin senin
Yazın kışın belli olmaz
Sert eser yellerin senin

Suyun bir kumsaldan kaynar
İner düz ovayı boylar
Şarıl şarıl akar çağlar
Serindir sellerin senin

Çiğdemin menekşen kokar
Güzeller göğsüne takar
İçinde sunalar oynar
Derindir göllerin senin

Dağın çiçekle dolmasın
Umarım yaylan olmasın
Yâd ilden avcı gelmesin
Bağlansın yolların senin

Celali der tuzak kurdun
Pusularda sindin durdun
Yahşi yerden yaman vurdun
Kırılsın ellerin senin

BAYBURTLU CELALİ

Şeref Taşlıova- Biri Su

BİRİ SU

Bu dünyada üç şeyi çok severim
Biri ağaç, biri toprak, biri su
Üçünü de tarif eder överim
Biri ağaç, biri toprak, biri su

Ağaç gölge olur kazanç bir yana
Toprak insanlara sevgili ana
Susuz hiçbir şeyi vermeyin bana
Biri ağaç, biri toprak, biri su

Ağaç diker isen yettin murada
Topraksız karnımız doymaz dünyada
Şeref ruhum bir sudur, gönlüm bir ada
Biri ağaç, biri toprak, biri su

ŞEREF TAŞLIOVA

Karacaoğlan- Yine Bahar Geldi Demi

YİNE GELDİ BAHAR DEMİ

Yine geldi bahar demi,
Yaz ayları şimden geri.
Güz gününün bulanığı,
Çağlar akar şimden geri.

Katar katar oldu göçler,
Donun geydi her ağaçlar.
Deli deli öten kuşlar,
Diller bağlar şimden geri.

Her ağaçlar geyer donun,
Bülbüller artırır ünün.
Koç yiğitler de vatanın,
Anar ağlar şimden geri.

Meste Karac'oğlan meste,
Var derdine derman iste.
Kavuşturur dostum dosta,
Yayla yollar şimden geri.

KARACAOĞLAN

Kul Semai- Ne Güzel

NE GÜZEL

Yine bahar geldi yeşerdi dağlar
Yeşile bürünmüş dallar ne güzel
Giymiş libasını renk almış bağlar
Bağ bahçede yetiren kullar ne güzel

Çalışanlar türlü mahsül yetirir
Varlık insanlara sa’det getirir
Arı çiçek derer balın artırır
Kovanın içinde ballar ne güzel

Çiftçi hazırlamış bağ bohçasını
Aş’lı fidanında yer meyvasını
Koyun kuzu otlar kazovasını
Meleşir kuzular ne güzel

Semai’m kavuştuk bahara yaza
Güzeller kendini çekerlere naza
Hayran oldum yeşil dalda avaza
Bülbüller ötüşür güller ne güzel

KUL SEMAİ

Aşık Veysel- Gözyaşları Gibi Ulu Dağların

GÖZYAŞLARI GİBİ ULU DAĞLARIN

Gözyaşları gibi ulu dağlardan
Enginden engine çağlayan sular
Derin derin derelerden dönerek
Arayıp aslını ağlayan sular

Çağlayarak o bahçeden o bağa
Hayat verir kuvvet verir toprağa
İrenk verir çiçeklere yaprağa
Nebatı toprağı bağlayan sular

Ateş olur çiğ pişirir fırında
Ziya verir nurlar saçar yerinde
Saf olarak akar köy pınarında
Güzeller gönlünü eğleyen sular

İnsanoğlu suyu koymaz haline
Setler çeker baraj yapar yoluna
Bunca santraller almış eline
Her bir ihtiyacı sağlayan sular

Her zaman aşıkım suyun sesine
Baharda bulanıp çağlamasına
Akar gözyaşlarım gam deryasına
Veysel'in derdini yen'leyen sular

ÂŞIK VEYSEL